OLmamıştır, OLanaksız


terbiye ederler:
(HAKkari, yakın zaman.)







Denmemiştir, denmez,
(ulan it! sahipsiz mi sandın?)



Dövmemiştir, dövmez.




"Bu"nun adını bilmiyoruz henüz.

Bilinenden gidelim, yeterince eskidi:


Uğur Kaymaz

21 Kasım (2004) sabahı, Kızıltepe’de yaşanan olaylarla ilgili yapılan açıklamalar çok netti. İki terörist karakol basmış ve çıkan çatışmada öldürülmüşlerdi. Daha sonra açıklamada bir değişiklik oldu. Karakol basılmamıştı ama iki terörist dur ihtarına uymadıkları için öldürülmüşlerdi.

Fakat öldürülenlerin kimliği ortaya çıkınca Kızıltepe karıştı. Çünkü öldürülenler 31 yaşındaki kamyon şoförü Ahmet Kaymaz ile 12 yaşındaki oğlu, Dicle İlköğretim Okulu 5-C sınıfı öğrencisi Uğur Kaymaz’dı.
Hürriyet

`Akşam 16.30 sıralarıydı. Önce uzun süreli tarama şeklinde silah sesleri duydum. Hemen ardından Makbule Kaymaz ile kayınvalidesi Emine Kaymaz bizim eve geldi. Aramızda ufak bir duvar var. Kocası sürekli seyahatte olduğundan bir şeyden korktular mı bize gelirlerdi. İçeriye girdi, konuşamıyordu. Kürtçe olarak sadece 'Ahmet , Uğur, silah, yol` diyordu. İlk silah seslerini duyduktan beş dakika sonra, bu kez beş altı kez tek atımlık silah sesi geldi. `Teslim ol!` çağrısı duymadım. On dakika sonra kapı çaldı. İki sivil polis bana, `Komşunun evini arayacağız` deyip, gözlemci bulunmamı istedi. Emine Kaymaz`la gittim. On dakika arama yapıldı. Silah filan bulunduğunu görmedim. O sırada savcı geldi. `Dışarıda iki ceset var. Bak bakalım, teşhis edebilecek misin?` dedi. Dışarı çıktım. Önce kamyonun ön tarafından öğrencim Uğur`u gördüm. Kanlar içindeydi. Yanında uzun namlulu bir silah vardı. Savcı ve polislere, öğrencim olduğunu, adının Uğur olduğunu söyledim. Şaşırdılar. `Emin misin?` diye sordular. 5 /C sınıfı öğrencisi olduğunu söyleyince polisler telaşlandı. Birkaç kez daha emin olup olmadığımı sordular. Daha sonra kamyonun kapısının yanında Ahmet Kaymaz`ın cesedini gördüm. Onun da yanında bir silah vardı. Onun Uğur`un babası olduğunu, kamyonculuk yaptığını söyledim. Yine şaşırdılar. Bunun üzerine savcı, 112 Hızır Acil Servis görevlilerine müdahale edip etmediklerini sordu. Onlar da `Ancak ön taraftakinin nabzına bakabildik; polisler daha fazlasına izin vermedi` dedi. Uğur`un da, babasının da ayağında terlik vardı. Savcı daha sonra evimizdeki Makbule Kaymaz`la görüştü. Kocasının işini sordu. Kamyoncu olduğu, yol hazırlığı yaptığı cevabını alınca, nereye gideceğini sordu. Makbule Kaymaz İskenderun deyince de, `Terlikle mi gidecekti?` dedi. O da, `Eşyalarını yüklüyordu, yemekten sonra gidecekti` dedi. Olay yerinde 150 kadar polis vardı. Polislere ne olduğunu sordum, çatışma çıktığını söylediler. Ben de ölenleri tanıdığımı, birinin öğrencim olduğunu, iki saat önce kapının önünde diğer çocuklarla oynarken gördüğümü söyledim. `Bu küçücük çocuk bu silahı taşıyabilir mi?` dediğimde, `Karanlıkta koca adam gibiydi` karşılığını verdiler.
...
Kaymaz ailesinin komşusu ve 12 yaşındaki Uğur`un öğretmeni Ahmet Tekin`in savcılığa verdiği ifade"den.
yalancısıyım ... yım ...

"MARDİN’in Kızıltepe İlçesi’nde kamyon şoförlüğü yapan babası Ahmet Kaymaz ile birlikte 21 Kasım 2004 günü öldürülen Kızıltepe Dicle İlköğretim Okulu 5’inci sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Uğur Kaymaz davasıyla ilgili 4 özel harekat polisi hakkında verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı.

Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Eskişehir’e nakledilen davayla ilgili 45 sayfalık gerekçeli kararda, özel tim polisleri Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıksöz, Seydi Ahmet Töngel ve Salih Ayaz’ın, baba-oğulun açtıkları ateşe karşılık verdikleri, cesetlerde 2 Kalaşnikof, kütüklük, dolu şarjörler ve el bombalarının ele geçirildiği, polislerin uzun namlulu silah kullandıkları bildirildi. Kararda, "Olayın çatışma sonucunda meydana geldiği, sonuç ve vicdani kanaate varılmıştır" denildi. "
kaynak

...

Uğur Kaymaz`ın infazı belgelendi` İstanbul Adli Tıp Kurumu , Mardin Kızıltepe`de güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla yaşamını yitiren 12 yaşındaki Uğur Kaymaz`ın sırt bölgesinden giren 9 kurşunun da öldürücü olduğunu, bu bölgelerden yaralanan bir kişinin silahlı çatışmaya giremeyeceğini saptadı.
...
Rapor, 'Uğur Kaymaz'dan çıkan mermi çekirdeğinin başlı başına öldürücü olup olmadığı, bu yarayı alan bir kişinin atışa devam edip edemeyeceği, yaralardan hayati öneme haiz bölgeye isabet eden bir yarayı aldıktan sonra atışın sürdürülüp sürdürülemeyeceği` soruları üzerine hazırlandı. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi`nin sorularını yanıtlayan Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi şu ifadeleri kullandı; `Kişiye (Uğur Kaymaz) 11 adet mermi çekirdeği, 13 adet yabancı cisim isabet etmiş olup, sırt bölgesine isabet etmiş mermi çekirdeklerinin oluşturmuş olduğu yaralar iç organ harabiyetine yol açtıklarından, her birinin müstakilen öldürücü nitelikte oldukları... Kişinin kalbinde harabiyet oluşturan yaralanmadan sonra atışa devam edemeyeceği.` Böylece Kaymaz'ın sırt bölgesine isabet eden 9 kurşunun da ölümcül olduğu saptanmış oldu. Haklarında dava açılan 4 polis ise önce Uğur ve babasının kendilerine ateş ettiklerini, yaklaşık 10 dakika çatışma yaşandığını iddia etmişlerdi.
haber
...
Mardin Cumhuriyet Savcısı, Kızıltepe'de Ahmet Kaymaz ile 11 yaşındaki oğlu Uğur'un, Kalaşnikoflarıyla polise saldırmaları sonucu çıkan çatışmada öldürüldükleri kanaatine vardı. İddianamede, baba-oğul Kaymazlar'ı öldüren 4 polisin ‘faili belli olmayacak şekilde ölüme sebep olmaktan' 6 yıla kadar hapsi istendi.
hurriyet


İHD
eksi sozluk
dahası

ben inanmıyorum bunlara, siz de inanmayın.

TANRILAR KANA DOYDU


"Gemak Tersanesinde 300 işçinin iş saatlerinin sabah 08:30, akşam 17:00 olması talebi işveren tarafından kabul edildi.
Liman, Tersane Gemi Yapım Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) işçilerin taleplerini için BUGÜN (29 Şubat 2008) Gemak Yöneticileri ile görüştü.

İşçilerin talepleri kabul edildi ve işçiler akşam saat 17:00’de paydos etti. Ayrıca greve katıldığı için işten atılan Yakup Ekin adlı işçi de işine geri döndü.

Ağır ve tehlikeli iş kolu kapsamında işçinin günde 7.5 saatten fazla çalışması yasal değil. (EZÖ)"

http://www.bianet.org/bianet/etiket/3751/tersane-iscileri

darısı henüz ölmemiş bütün işçilerin başına.