"Sence, nereye gidebilir?"
Kadın gökyüzüne bakmıştı uzun uzun; muhtarın sorusunu Tanrı'ya aktarmıştı sanki, yanıt alamamıştı, ya da yanıt verilmişti verilmesine de o işitememişti. Bu sırada, muhtar, kadının bakışlarında öylesine derin bir boşluk görmüştü bir an ve sonraki yıllarda, sık sık anımsamıştı bu bakışları; her kadının gözünde bir erkeğin kaybolup gideceği boşluk bulunduğuna inamıştı. Hatta memeleri elma yarımı kadar kabarmış kabarmamış bütün kızların gözlerine dikkatle bakmıştı o boşluk doğuştan mı geliyor diye.
Hasan Ali Toptaş - Gölgesizler
Tarihsel olarak, uzaklık söylemini Kadın gerçekleştirir: Kadın oturgan, Erkek avcı, yolcudur; Kadın sadıktır (bekler), Erkek hovardadır (gezer, tavlar). Uzaklığa biçim veren, onun düşlemini gerçekleştiren Kadın'dır, çünkü buna zamanı vardır; örgü örüp şarkı söyler; iplik eğiren kadınların şarkıları hem kımıltısızlığı (çıkrığın mırıltısı), hem uzaklığı söyler (uzakta, yolculuğun uyumları, denizin dalgaları, nal sesleri). Bunun sonucu olarak, ötekinin uzaklığından sözeden her erkekte, dişillik beliriverir: bekleyen ve bunun acısını çeken bu adam mucizemsi bir biçimde dişileşmiştir. Bir erkek cins değiştirdiği için değil, aşık olduğu için dişileşir (Söylen ve ütopya: geçmiş, içlerinde dişilik bulunan öznelerindi, gelecek de onların olacaktır).
Roland Barthes - Bir Aşk Söyleminden Parçalar
2 yorum:
Uzaklığa hiç bu açıdan bakmamıştım...Uzaklığa cinsiyet ayrımı yapmak çok da doğru değil gibi gelsede daha çok uzakları anlamlı yapan veya bunu törensel hale getiren kadınlar galiba...Sevgiler...
uzaklik kavramini nasil da guzel aktarmis Roland. kadin veya disilik hem bekleyen, hem kalan, hem aci ceken. yalniz zamani olmaktan ziyade buna mecburdur ya da mecbur birakilir.
'gelecek de disiligin olacaktir'. umariz.
Yorum Gönder